15 Temmuz 2016 Cuma

Fenerbahçe'de başarısızlık nedir...


Gökhan Gönül kimdir…
2007 yılında Fenerbahçe’ye Zico döneminde geldiğinde ayağında Kartal dövmesi vardı Samsunlu gencin. O zamanki ekip arkadaşım Oğuz Yörük ile Avusturya kampındaki ilk gününde bunu farkedip haber yaptığımızda tepki göstermişti… ‘Bir kuş dövmesi’ deyip kestirip atmaya çalışmıştı.
Sonra bu ‘Kartal’ dövmeli futbolcu 8 yıl Fenerbahçe’de oynadı. Sezonda ortalama 35 maça yakın forma giyerken herhalde kimse ‘Formasının hakkını vermedi’ diyemez… Fenerbahçeli, Kartal dövmeli futbolcuyu bağrına bastı, o da karşılığında kan dökme pahasına mücadelesini üst düzeyde verdi…
Başlarda Karadeniz’in mütevazi bir ismi olarak dikkatimi çekti. Sonra büyük takım forması giyip yıldızlaşmanın doğrultusunda adım adım uzaylılaştı. Uzun aradan sonra yeniden çalışmaya başladığımda kendisini yine bulutların üzerinde gözlemledim. Türkiye şartlarında normaldi, şaşırmadım. Üzüldüğüm, transfer döneminde twitter hesabında hakaret içeren sözlerle kendisi hakkında haber yapanlara yaklaşımıydı. Oysa o da biliyordu ki günümüz şartlarında Fenerbahçeli bir futbolcu veya yönetici ile transfer konuşmak karşılıklı kandırmacadan öte gitmiyor. Dolayısıyla haber, habercinin güvendiği, konuya yakın isimlerden alınan bilgiye orantılı yapılıyor. Haberde isim kullanmak ise, başkanın hışmından korku nedeniyle neredeyse imkansız…
Bir de tekrardan çalıştığım döneme denk geldiği için biliyorum ki… Gökhan kasım – aralık aylarında başkana, yöneticilere ‘Devre arası sözleşmemi uzatalım, konu uzamasın’mesajlarını gönderdi… Gelen yanıt başkandan oldu ve netti: ‘Şampiyon olmazsak herkesi yakarım!’
Bunu 8 yıllık emeği doğrultusunda içerledi Kartal dövmeli futbolcu. Ekonomik olarak yaşına uygun bir teklif gelince dövmesinin doğrultusunda uçtu gitti Kanaryaların ocağından…
Peki… Bu 8 yıl içerisinde Fenerbahçeli ne kadar tanıdı Gökhan Gönül’ü? Çıktığı noktadan yükseldiği Fenerbahçe kaptanlığına kadar olan yaşam öyküsü aslında bir çok yaşı küçük Fenerbahçe’liye örnek olacak hikayeler içeriyordu. Hatta o kadar ki, takım tutma yaşındaki gençleri Fenerbahçeli yapacak kadar renkli bir futbol yaşamı vardı Gökhan’ın…
Ama Fenerbahçe’nin ‘Yasaklar dünyası’, bu Kartal dövmeli futbolcuyu insanların yakından tanımasını hep engelledi. Yapılan sayılı röportajda sorular hep sansür altındaydı… Mesela neden o Kartal dövmesi vardı Gökhan’ın? Sonra neden Fenerbahçe’ye geldi? O dövmeye pişman olmuş muydu? Bunlar veya benzeri sorular hiç sorulamadı Gökhan’a…
Gökhan gibi bir çok yıldız futbolcuyu Fenerbahçeli son 20 yıldır yakından tanıyamadı… Çünkü yasaklar dünyası bilinenin bile yazılmasını engelliyordu… Bu da Fenerbahçe’yi aile kimliğinden hep uzaklaştırdı. Susacak, parasınn karşılığında konuşmadan işini yapacak isimlerden oluştu Fenerbahçe… İyi de para veriliyordu… Oynamayanlar bile Dereağzı’nda ‘sağlık için spor’ yapıp yıllarca Fenerbahçe parası yediler… En sonunda UEFA’nın mali kriter sopası bile geldi bu bonkörlüğün sonunda…
Şimdi hazır olun Gökhan’ın Beşiktaş formasıyla önümüzdeki aylarda vereceği röportajlara, demeçlere… Bunları Fenerbahçeli muhabirler de, belki fazlasıyla yaparlardı ama izin verilmedi…
Mustafa Doğan, Yusuf, Rüştü, Ali Güneş… Bunlar hep çalıştığım dönemin Fenerbahçe’den Beşiktaş’a giden isimleriydi. Hepsi Kadıköy cephesinde tu-kaka ilan edildi. Yıllar sonra herbiri, sohbetlerimizde, ‘Bireysel özgürlüğü yaşadık. Konuşabildik’ demiş isimler…
Ne mi anlatmaya çalışıyorum… Bırakacaksın insanı… Konuşacak… Futbolcusu, yöneticisi, muhalefeti, taraftarı… Hepsi konuşacak. Fenerbahçe’yi haksız yere eleştirenlerin karşısına başkanı, yöneticisi bizzat çıkacak ki haksız ifadeler sona erecek… Teknik direktörün basın toplantısına haber gönderip onu susturmakla olmaz… Veya muhalefet diye Hulusi Belgü’nün 10 yaşındaki oğlunun kombinesi iptal etmekle olmaz… Veya kombinelerde keyfi iptallerle…
Sonuçta ortaya 1000 kişiden oluşan sezon açılışları çıkar… Bu da Büyük Fenerbahçe’nin kimliğine yakışmaz… Belki şahsi girişimlerle 3-5 maç doldurursunuz ama vefakar taraftarı geri getirmezsiniz…
Israrcıyım… Fenerbahçe’yi aile kimliğini yeniden kazandıracak bir oluşum devralmalı… Aksi takdirde… Başarısızlık 150 milyon euro değer biçilen takımın şampiyon olamaması değildir… Başarısızlık boş tribünlerdir… Susturulan kitlelerdir… Soğutulan insanlardır…. Kaybedilen vefadır…
***
Çenem düşmüşken…
Bu sezon Fenerbahçe’nin zoraki şartlar doğrultusunda yürüttüğü transfer politikası var… Geçen yılki Yıldız Yağmuru’nun ardından yaşanan düş kırıklığı gösterdi ki büyük isimler şampiyonluğun garantisi değil…
Eğer bir politika doğrultusunda bu isimler alınıyorsa bu yapılanma farklı ve olumlu sonuçlar verebilir. Kadronun eksik olduğu aşikar. Ama alınan isimler ciddi bir uyum sağlayabilirler. Nedeni, kimse Van Persie, Nani, Diego gibi isimlerden beklediği beklentiler içerisinde değil. Rahatlık bazen beklenmedik büyük başarılar getirebilir.
Ama demin belirttiğim gibi bir politika izleniyorsa bu kimle yapılıyor, bilemiyorum… Pereira’ya kimsenin güveneceğini sanmıyorum. Terrenao gibi görüntüde de biri yok… Ama eğer başarı gelirse bunu öğreniriz kesinlikle…

Ancak bu takımın bir kimlik yakalayıp bir yola girmesi, dünya yıldızlarının uyum sağlamasından daha kolay olabilir. Yalnız kulübenin de güçlendirilmesi şart… Bir de gitmek isteyenin tutulmaması…