Fenerbahçe sezonun 2 resmi maçında bol hakem hatalı
yönetimlerle karşılaştı. Kadıköy’deki Monaco maçının tartışmalı kararları
hafızalardayken Fransa’daki rövanş maçında da benzer görüntüler yaşandı. Ozan’a
yapılan faul ve Monaco’nun golüyle sonuçlanan pozisyon, Emenike’nin attığı golde
çalınmayan ofsayt, verilmeyen penaltılar, fauller derken…
Fenerbahçe yine Şampiyonlar Ligi’ne veda etti…
Buraya kadar tamam…
İyi de… Fransa’da 90 dakika sözde sahadasın, 45 dakika
yoksun.. İlk kaleyi yoklama 35’den sonra… Oyun mantığını anlayan yok… Onbirde
takımı ateşlemeye çalışan bir isim görünmüyor… 2 maç sonrası ‘Bu iyi ki
transfer edilmiş, büyük iş yapabilir’ denen biri gözükmüyor…
Sonra hakem…
İşin kolayı bu olsa gerek…
İlk maç sonrası da dedim. Daha çok erken… Ancak sezon biraz
erken açılsa, transferler biraz erken yapılsa, biraz ciddi maçlar oynansa… O
zaman erken denmezdi. ‘Hazır Fenerbahçe’den söz edilirdi…
Sonuçta yine de biraz beklemek lazım…
Bu arada bir kez daha Şampiyonlar Ligi gitti…
Bir kez daha bir ezeli rakibin kasasına daha fazla para
girmesine yardım edildi…
Bir kez daha taraftar üzüldü…
Ancak çok dikkatli olmak gerek…
Bu yönetim mantığı… Bu hoca… Bu kadro…
Çok sıkıntı olabilir…
Sonra maça kimse gelmesin diye 200-250 liralık kale arkası
biletleri gündeme falan gelebilir…
* * *
İş olayları askıda kalınca maçı TV’den izledim…
Eskiden ’90 dakikalık maç 3-4 saat nasıl konuşulur’
eleştirilerini duyardım. Hak da verirdim…
Şimdi yeni bir süreç
daha eklendi…
Maçtan önce spor kanallarını gezdim. 3-4 saat öncesinden
ekrandan bazı isimler başlıyorlar 90 dakikanın analizine…
Teknik, taktik, etik, yitik, bitik, istatistik derken… Yok o
futbolcunun son 3 yıllık istatistiği, yok bu futbolcunun muhteşem sol ayağıyla
kariyerinde direkten dönen toplar… Yok o, yok bu…
Maç için ekranın karşısına bir geçtim… Kafam allak bullak…
Diyeceksiniz ne aradın o zaman bu programlarda?
Haberci kökenli biri olarak haber kovaladım. Takımdan son
haberler…. Kentten son haberler… Yöneticilerin veya birilerinin maç öncesi
motivasyon çalışmaları…
Haberin yerinde yeller esiyor…
Yerine hayatında top oynamamış, takım çalıştırmamış veya
program yapma eğitimi olmayanların sürekli konuşmaları…
Artık 90 dakikalık bir maç, öncesi sonrası 7-8 saatlik bir
serüven…
Sonra tuttuğunuz takım sahaya çıkıyor. O gözlemlerden eser
yok.. Beklentiler yerle bir… Hatta futbol da yok… E neye yaradı bunca kelime,
çalışma, bilgi yağmuru?
Burada iş kulüplere ve medyaya düşüyor…
Bırakın insanlar haber alsın… Bunun etkisi beklenenden de
çok olur… Örneğin… Maç öncesi bir yöneticinin takımı motive için girişimi… Veya
bir futbolcunun takıma ‘Beyler… Şöyle yapacağız böyle yapacağız, bu maçı
kazanacağız’ şeklinde ateşli bir konuşmanın yansıması… İnanın böyle bir haber
5-10 dakika içinde bu elektronik ortamda tribünlere ulaşır, stadın havası
değişir… Herkes gaza gelir… Coşku artar…
Ama bizde yasaklamalar sonrası ekranda sürekli kitap
bilgilerinin istatistiksel yağmuru yaşanıyor ki bu da insanı bitap düşürüyor…
* * *
Biraz daha bekleyelim…
Sonra daha fazla yorum zamanı gelecektir…
Ama paralı birlikler de hemen kızacaktır…
Sonuçta yine hüsran olmasın da…
Kızan kızsın…