Bir ömürde 50 yılı artık geride bırakan biriyim…
Şaka gibi… İnanılır gibi değil…
Soranlara 50 yaş diyeceğim yıla girdim…
Çok ukalalık etmek istemem. Ama bu dünyada 50 yılı geride
bırakmış biri olarak sanırım benim de bir şeyler söyleme hakkım var…
Yazmayı seven, zaman zaman yazarak rahatlayan biri olarak,
geride de bir şeyler bırakmak üzere bunları karalamak istedim… Karalamak da
değil artık.. Tuş eskitmek…
***
50 yıl bitti geride…
Şöyle bir muhasebe yapmak gerekirse…
Dilimlere böldüğümde hep farklı duygular kalmış aklımda…
Güzel okul yılları. Özellikle üniversite yıllarım. Her
defasında yaşamayı daha özlediğim Eskişehir yılları. Ama bu diğerlerinin sıkıcı
olduğu anlamına gelmez. Bir daha dünyaya gelsem aynı okullarda o yılları
geçirmek isterdim…
Sevdiğim mesleğe yöneliş. Geçirdiğim ilk zor yıllar sonrası
tamamen seçilmiş olmamla adım atlamam ve gazetecilik adına geçirdiğim çok güzel
10-15 yıl…
Sonrası kabus… İşsiz kalışım… Hakkımı asla helal etmeyeceğim
bir insan yüzünden çok sevdiğim mesleğimden koparılışım… Ve ekmek paramdan,
ailemin rızkından mahrum ediliş…
Bir daha gazeteci olur muydum?
O geçen güzel yıllara karşın asla… Ülkenin geldiği bu
noktadan sonra asla…
***
Dostlarım…
Dost diye bildiklerim… Ve dost
diyebildiklerim…
Herkesin aslında ne olduğunu son 6-7 yılda çok daha iyi
anladım…
Şunu da öğrendim… Bir insanın çektiğini, mutluluğunu,
hüznünü anlayabilmek için mesai harcamak, bir süre kendimi onun yerine koymam
şart… Akıl verenlere saygım var ama gelin benim veya başkalarının yaşadıklarını
hissetmeye çalışın…
Karşınızdakinin ne hissettiğini daha iyi anlarsınız…
Onca yıldan sonra şu emeklilik günlerimde kalan dostlarımla
yürüyorum. Hayallerimi, umutlarımı, sıkıntılarımı onlarla paylaşıyorum. Dünyam
küçüldü belki ama daha samimi, içten ve gerçek oldu…
Sıkıntılı günlerimde bir şeyler yapmak isteyenler, ister
gibi gözükenler, gerçekten buna uğraşanlar, uğraşır gibi gözükenler gördüm…
Herkesi kendi dünyamda bir yerlere koydum…
Ve katılaştım bu konuda… Bugüne kadar hiç kimseye karşı sert
olmamışımdır. Ama olur ya… (Ki asla olmaz) Bir gün piyango falan çıkarsa, maddi
manevi çok güçlü olursam… Kimse kusura bakmasın.. Herkese karşı eşit
olmayacağım…
***
Ne mutlu ki 50 yılda ailem yanımdan hiç eksilmedi... Bu
dünyadan göç edenler olsun, hala yanımda olanlar olsun… Bana aile kavramını o
kadar iyi gösterdiler, yaşattılar ki… Bu konuda çok şanslıyım… Küçük, çekirdek bir aileyiz ama baştan beri
hep mutluyuz…
Babamı kaybedeli 20 yıla gidiyorum… Hep aklımda… Yaşasaydı
hayatım çok farklı olurdu diye düşünüyorum…
Ve annem… Canım… Ülkemin modern, cumhuriyetçi kadını… Küçük
dünyasında herkesin sevgisini, saygısını kazanan annem… Varlığı her zaman en
büyük gücüm… Doymadım, doymuyorum ve doymayacağım ona… Allah’ım her şeyi onun
gönlüne göre versin… Onu ne kadar mutlu ettim bilemem, kendisine sormak lazım
ama… Şu dünyada ona torun sevdası yaşatabildiğim için içim çok rahat…
Ve de eşim… Geç buldum, tam buldum dediğim güzel ve iyi insan… Her şey
güzelken hayat arkadaşımdı. Sonrasında bir de kendi dünyamda yaşadığım
sıkıntılarımda en büyük gücüm oldu. Kendisine dediğim bir şeyi, 50 yaş şerefine
buradan yazmak istedim… Severek evlendiğim, evlendikten sonra daha da aşık
olduğum insan… Olmasaydı benim son 7 yılım asla böyle geçmezdi. Bugün biraz
ayakta kaldıysam sayesindedir. Eminim ki daha erken denk gelseydik hayatım,
hayatımız çok daha farklı olurdu… Dilerim onunla ilgili hayallerimi son
düzlükte ona hak ettiği şekilde yaşatırım…
Kızım… Yaşam damlam… Baba olmanın çok farklı olduğunu biliyordum ama bu kadarını tahmin etmezdim… Onun için de ne yazsam boş… Günün
24 saati yetmiyor onlayken… Onsuz her gün ise sıkıntı…
Aile konusunda en büyük üzüntüm öz bir kardeşimin olmaması
oldu. Büyük küçük, yurt içi yurt dışı, büyük küçük, abi-abla bildiğim insanlar
oldu… Hepsi sağolsunlar… Ama öz bir kardeşim olmaması büyük yaradır bende… Ve
maalesef aynı yarayı kızıma da yaşatıyorum.. Şimdilerde oyuncak paylaşmadığı için
keyfi iyi ama bir gün gelecek, o da bana sitem edecek… Haklı… Affet bu konuda
beni kızım…
***
Herkese çok teşekkürler… Yanımda olan, kalan… 50 yılı benle
paylaşan herkese… Beni anlayan tüm yüreklere… Teşekkürler…
Şöyle bir düşününce tek tatsızlık yaşadım yaşamıma damga
vuran. Bunu unutamadığım için beni eleştirenler var ama kendinizi benim yerime
koyun derim. Şu hayatı abartısız en güzel şekilde yaşarken düzenimi bozan tek
olaya sebep olan bir şeyi unutamam, kusura bakmayın… Ben ve ailem şu yıllarımda
daha rahat bir gidişat hakediyorduk ama… Herkes ‘Haline şükret’ diyor… Bundan
nefret ediyorum. Şükretmeyi bilmeyen bir insan değilim ben… Bunu söylemeye
gerek yok… Ne mutlu ki sağlığımız iyi… Büyük acılar yaşamıyoruz çok şükür… Tek dediğim, neden böyle bir şey yaşadığım…
Onun dışında hep güzel anılarım var. İsterdim ki özellikle
teşekkür etmek istediğim isimleri tek tek yazayım ama bir kişi ıskalasam çok
üzülürüm…
Bu nedenle…
Hepinizden bana böyle bir hayat sunduğunuz için Allah razı
olsun…
Bu 50 yılda kırdığım kimse var ise, yaşıma versin artık... Affetsin beni ;)
En azından bir söylesin, özür dileyeyim, helallik isteyeyim...
50 yıllık yaşamımda güzel ülkemin hiç bu kadar sıkıntılı
olduğunu hissetmemiştim.. Pek de iyiye gitmiyoruz gibi geliyor… Ama dilerim
yanılırım… Ulu Önder’imizin kurduğu bu güzel ülkede çok güzel yarınlar bizi
bekliyordur… Belki de başka bir yerde… Ama gönüller bir olduktan sonra sorun
yok…
Ve ben de kalan 60-70 yılımda sizlerle çok daha güzel şeyler
yaşarım…
Gelecekle ilgili beklentilerim de var elbette…
Kızımızın da geleceğini
hazırlayacağımız daha dingin bir yere gitmek… Ve sonrasında onun ayakları
üzerinde durduğunu görmek…
Son nefesime kadar eşimin elini tutabilmek…
Her geçen gün daha rezil hale gelen İstanbul’da kalacaksak
hayatımın geçtiği Moda’dan kopmamak…
Şu dünyadan sıralı ayrılıklar yaşamak…
Ayakta daha sağlam kalabileceğimiz bir düzen…
Daha özgür bir Türkiye’de nefes alabilmek…
Her daim rakı
içebileceğim güç…
Fenerbahçe’nin her yıl şampiyon olurken Avrupa’da kupa
kaldırdığını görmek… J
Bakalım ne kadarı olacak…
50 yıl sonra yazışırız yine…
Sizleri seviyorum…