26 Şubat 2018 Pazartesi

Yaş 50...


Bir ömürde 50 yılı artık geride bırakan biriyim…
Şaka gibi… İnanılır gibi değil…
Soranlara 50 yaş diyeceğim yıla girdim…
Çok ukalalık etmek istemem. Ama bu dünyada 50 yılı geride bırakmış biri olarak sanırım benim de bir şeyler söyleme hakkım var…
Yazmayı seven, zaman zaman yazarak rahatlayan biri olarak, geride de bir şeyler bırakmak üzere bunları karalamak istedim… Karalamak da değil artık.. Tuş eskitmek…
***
50 yıl bitti geride…
Şöyle bir muhasebe yapmak gerekirse…
Doğrusuyla yanlışıyla geride kalan 5 tane onluk var…

Dilimlere böldüğümde hep farklı duygular kalmış aklımda…
Güzel okul yılları. Özellikle üniversite yıllarım. Her defasında yaşamayı daha özlediğim Eskişehir yılları. Ama bu diğerlerinin sıkıcı olduğu anlamına gelmez. Bir daha dünyaya gelsem aynı okullarda o yılları geçirmek isterdim…
Sevdiğim mesleğe yöneliş. Geçirdiğim ilk zor yıllar sonrası tamamen seçilmiş olmamla adım atlamam ve gazetecilik adına geçirdiğim çok güzel 10-15 yıl…
Sonrası kabus… İşsiz kalışım… Hakkımı asla helal etmeyeceğim bir insan yüzünden çok sevdiğim mesleğimden koparılışım… Ve ekmek paramdan, ailemin rızkından mahrum ediliş…
Bir daha gazeteci olur muydum?
O geçen güzel yıllara karşın asla… Ülkenin geldiği bu noktadan sonra asla…
***
Dostlarım…
50 yıla sığdırdığım dostlarım… Geçen gün bir yerde rastladığım bir yazı doğrultusunda… 
Dost diye bildiklerim… Ve dost diyebildiklerim…
Herkesin aslında ne olduğunu son 6-7 yılda çok daha iyi anladım…
Şunu da öğrendim… Bir insanın çektiğini, mutluluğunu, hüznünü anlayabilmek için mesai harcamak, bir süre kendimi onun yerine koymam şart… Akıl verenlere saygım var ama gelin benim veya başkalarının yaşadıklarını hissetmeye çalışın…
Karşınızdakinin ne hissettiğini daha iyi anlarsınız…
Onca yıldan sonra şu emeklilik günlerimde kalan dostlarımla yürüyorum. Hayallerimi, umutlarımı, sıkıntılarımı onlarla paylaşıyorum. Dünyam küçüldü belki ama daha samimi, içten ve gerçek oldu…
Sıkıntılı günlerimde bir şeyler yapmak isteyenler, ister gibi gözükenler, gerçekten buna uğraşanlar, uğraşır gibi gözükenler gördüm… Herkesi kendi dünyamda bir yerlere koydum…
Ve katılaştım bu konuda… Bugüne kadar hiç kimseye karşı sert olmamışımdır. Ama olur ya… (Ki asla olmaz) Bir gün piyango falan çıkarsa, maddi manevi çok güçlü olursam… Kimse kusura bakmasın.. Herkese karşı eşit olmayacağım…
***
Ne mutlu ki 50 yılda ailem yanımdan hiç eksilmedi... Bu dünyadan göç edenler olsun, hala yanımda olanlar olsun… Bana aile kavramını o kadar iyi gösterdiler, yaşattılar ki… Bu konuda çok şanslıyım…  Küçük, çekirdek bir aileyiz ama baştan beri hep mutluyuz…
Babamı kaybedeli 20 yıla gidiyorum… Hep aklımda… Yaşasaydı hayatım çok farklı olurdu diye düşünüyorum…
Ve annem… Canım… Ülkemin modern, cumhuriyetçi kadını… Küçük dünyasında herkesin sevgisini, saygısını kazanan annem… Varlığı her zaman en büyük gücüm… Doymadım, doymuyorum ve doymayacağım ona… Allah’ım her şeyi onun gönlüne göre versin… Onu ne kadar mutlu ettim bilemem, kendisine sormak lazım ama… Şu dünyada ona torun sevdası yaşatabildiğim için içim çok rahat…
Ve de eşim… Geç buldum, tam buldum dediğim güzel ve iyi insan… Her şey güzelken hayat arkadaşımdı. Sonrasında bir de kendi dünyamda yaşadığım sıkıntılarımda en büyük gücüm oldu. Kendisine dediğim bir şeyi, 50 yaş şerefine buradan yazmak istedim… Severek evlendiğim, evlendikten sonra daha da aşık olduğum insan… Olmasaydı benim son 7 yılım asla böyle geçmezdi. Bugün biraz ayakta kaldıysam sayesindedir. Eminim ki daha erken denk gelseydik hayatım, hayatımız çok daha farklı olurdu… Dilerim onunla ilgili hayallerimi son düzlükte ona hak ettiği şekilde yaşatırım…
Kızım… Yaşam damlam… Baba olmanın çok farklı olduğunu biliyordum ama bu kadarını tahmin etmezdim… Onun için de ne yazsam boş… Günün 24 saati yetmiyor onlayken… Onsuz her gün ise sıkıntı…
Aile konusunda en büyük üzüntüm öz bir kardeşimin olmaması oldu. Büyük küçük, yurt içi yurt dışı, büyük küçük, abi-abla bildiğim insanlar oldu… Hepsi sağolsunlar… Ama öz bir kardeşim olmaması büyük yaradır bende… Ve maalesef aynı yarayı kızıma da yaşatıyorum.. Şimdilerde oyuncak paylaşmadığı için keyfi iyi ama bir gün gelecek, o da bana sitem edecek… Haklı… Affet bu konuda beni kızım…
***
Bir çırpıda 50 yılı böyle özetleyebildim…
Herkese çok teşekkürler… Yanımda olan, kalan… 50 yılı benle paylaşan herkese… Beni anlayan tüm yüreklere… Teşekkürler…
Şöyle bir düşününce tek tatsızlık yaşadım yaşamıma damga vuran. Bunu unutamadığım için beni eleştirenler var ama kendinizi benim yerime koyun derim. Şu hayatı abartısız en güzel şekilde yaşarken düzenimi bozan tek olaya sebep olan bir şeyi unutamam, kusura bakmayın… Ben ve ailem şu yıllarımda daha rahat bir gidişat hakediyorduk ama… Herkes ‘Haline şükret’ diyor… Bundan nefret ediyorum. Şükretmeyi bilmeyen bir insan değilim ben… Bunu söylemeye gerek yok… Ne mutlu ki sağlığımız iyi… Büyük acılar yaşamıyoruz çok şükür…  Tek dediğim, neden böyle bir şey yaşadığım…
Onun dışında hep güzel anılarım var. İsterdim ki özellikle teşekkür etmek istediğim isimleri tek tek yazayım ama bir kişi ıskalasam çok üzülürüm…
Bu nedenle…
Annem… Eşim… Kızım… Ailem… Ve dostlarım… Eskiler ve yeniler…
Hepinizden bana böyle bir hayat sunduğunuz için Allah razı olsun…
Bu 50 yılda kırdığım kimse var ise, yaşıma versin artık... Affetsin beni ;) 
En azından bir söylesin, özür dileyeyim, helallik isteyeyim...
50 yıllık yaşamımda güzel ülkemin hiç bu kadar sıkıntılı olduğunu hissetmemiştim.. Pek de iyiye gitmiyoruz gibi geliyor… Ama dilerim yanılırım… Ulu Önder’imizin kurduğu bu güzel ülkede çok güzel yarınlar bizi bekliyordur… Belki de başka bir yerde… Ama gönüller bir olduktan sonra sorun yok…
Ve ben de kalan 60-70 yılımda sizlerle çok daha güzel şeyler yaşarım…
Gelecekle ilgili beklentilerim de var elbette…
Kızımızın da  geleceğini hazırlayacağımız daha dingin bir yere gitmek… Ve sonrasında onun ayakları üzerinde durduğunu görmek…
Son nefesime kadar eşimin elini tutabilmek…
Her geçen gün daha rezil hale gelen İstanbul’da kalacaksak hayatımın geçtiği Moda’dan kopmamak…
Şu dünyadan sıralı ayrılıklar yaşamak…
Ayakta daha sağlam kalabileceğimiz bir düzen…
Daha özgür bir Türkiye’de nefes alabilmek…
Her daim rakı içebileceğim güç…
Fenerbahçe’nin her yıl şampiyon olurken Avrupa’da kupa kaldırdığını görmek… J
Bakalım ne kadarı olacak…
50 yıl sonra yazışırız yine…
Sizleri seviyorum…

14 Şubat 2018 Çarşamba

14 Şubat nedir..?


14 Şubat 2007…
Moda Kırıntı…
Mehtap’a evlenme teklif ettiğim gündü… Hayatımın en akıllı günlerinden biri…
11. yıla gidiyoruz… Hayat şartlarımız iyiydi… Ardından hayatın ahlaksız tipleri de çıktı karşımıza…
Bir de büyük hediye aldık, kızımız oldu… Şimdi yuvarlanıp gidiyoruz…
Tüm bu süreçte herkes gibi kızdık, gerildik… Ama elimizi bırakmadık. Bıraksaydık, özellikle ben sanırım farklı sıkıntılar yaşardım… Tüm bunları birbirimizi her gün severek aştık…
‘Ne kadar romantik, 14 Şubat’ıu seçmişsin’ diyenler… Yok o iş öyle değil!
Aranızda yılda bir gün sevgisini yaşayanlar 14 Şubat’ta ayaklanırken ben halime şükredeyim diye o günü seçtim J
14 Şubat’ı çok saçma bulanlardanım…
Doğum günü, evlilik günü falan da Sevgililer Günü nedir arkadaşlar…
‘Seni bugün seviyorum, diğer günler takılırım kafama göre’ demek gibi geliyor bana…
Siz siz olun her gün sevin… Bu dolambaçlı işlere yol vermeyin…
Ve Mehtap Derinsu…
Ben o akıllı kararı verdiğim günü kutluyorum.
İyi ki varsın…
14 Şubat Karar Günümüz kutlu …