16 Şubat 2019 Cumartesi

Bir atkının hikayesi...


7-8 yaşlarındaydım… Yaklaşık 42-43 yıl önce…
Aklımın yettiğince, babamın izinde Fenerbahçeli olmaya başlamıştım…
Çok etkileniyordum Fenerbahçe’den…
Birol Pekel, Ziya Şengül, Basri Dirimli gibi Fenerbahçe’nin efsane isimleri sahalardan yeni kopmuşlardı… Gazetelerde yazarlığa veya hocalığa başlamışlardı…
Bu arada… Hiçbiri günümüz yorumcuları gibi değildi… Çoğunlukla Fenerbahçe Sosyal Tesislerinde birarada takılırlardı… Maç günü yemek sofralarından, içki sohbetlerinden kalkar, stata giderlerdi. Öyle günümüz yorumcuları gibi sıcak stüdyolarda ahkam kesmezlerdi. Cin de çağırmazlardı, cacık da yapmazlardı… Her şartta maçı yerinde izler, yorumlarını öyle yazarlardı. O dönemin şartları bu saygıyı gerektirirdi…
Ben de ailemle neredeyse her hafta sonunu şimdi ‘Faruk Ilgaz Tesisleri’ olarak bilinen sosyal tesislerde geçirirdim. Rahmetli Birol Pekel’in babam ve annemin arkadaşı olma avantajıyla, hop bu eski yıldızların yanına otururdum. Saatlerce anılarını, komik muhabbetlerini dinler dururdum… Son derece keyifli geçerdi bu saatler. Onlarca eski yıldız dönüşümlü hep tesisteydiler. Bir kez alkolden veya başka bir nedenden bozulduklarını görmedim, gören de duymadım…
Küçüğüm diye beni yanlarından ayırmaz, çok da takılırlardı… Babam rahatsız etmeyeyim diye beni onların yanından almaya çalıştıkça karşı çıkarlardı, ‘Ne alaka Kaptan, o da bizim aileden’ derlerdi…
Ben futbol dünyasının hep o güzel çizgide süreceğini sandığımdan Fenerbahçe’yi ve futbolu çok sevdim. Çizgi yerin dibine de geçmiş olsa, hala vazgeçmedim…
Yine o günlerden birinde… O efsane isimler bana takılıp kızdırıyorlardı… Semai amcanın o boğuk sesini duydum…’Uğraşmayın yeğenimle…O da bizim gibi Fenerli’ dedi… Ve boynuma bir atkı doladı…
Semai amca futbolcu değildi… ‘Hırsız Semai’ olarak bilinirdi camiada… Eskiler çok iyi bilir… Lakabı, genç yıldız adaylarını ikna edip Fenerbahçe’ye kazandırmasından dolayıydı… Büyük Fenerbahçeliydi. Ali Şen başkanın iyi dostuydu… Ali başkan kendisine büyük vefa göstermiştir… Rahmetli oldu…
O dönem Fenerium’u geç, forma bulmak diye bir şey yoktu neredeyse… Sarı Lacivert her şey çok kıymetliydi bizim için. Ve camianın tanınmış isimlerinden Hırsız Semai bana atkı hediye etmişti..
Siz düşünün o yaşlarda bir çocuk olarak hissettiğimi…
***
Fenerbahçe – Konyaspor maçına eşimle gittim… Yanımızda Ertan ve Bülent ağbilerim vardı. Onlarla da 35 yıl önce maçlara gitme serüvenim başlamıştı… Fotoğrafı Ertan abi çekti…
Fotoğraftaki atkı, rahmetli Semai amcanın bana hediye ettiği o atkıydı…
Onca yıl sonra Mehtap’a ‘Al bu atkıyı tak bu akşam’ dedim… Kadın iç güdüsüyle, ne kadar eski olduğunu söylediğimde ilk tepki olarak ‘Yıkayalım’ dese de… O da artık Fenerbahçe’nin, Fenerbahçeliliğin ne olduğunu anlayan biri olarak eve döndüğümüzde ‘Al atkıyı da sen kaldır’ derken emaneti bana geri veriyordu… Anlamını artık o da iyi anlıyor...
***
İyidir taraftar olmak… Takım tutup sporun içinde olmak…
Ama bunu bir şeyleri ispat etmek yerine yürekten, anılarla yaşamak çok daha anlamlı oluyor…
Bu nedenle takımınızı seviyorsanız takımınızı sevin… Başarı uğruna sevdiğinizi hırpalamayın…
Tepkinizi elbette gösterin ama sevdiğinize, ailenizden birine gösterdiğiniz gibi gösterin…
Öyle daha keyif alırsınız…