Ne zaman futbol bitse, futbol dünyası
için garip ve tehlikeli bir ortam oluşur. Futboldan kopamayanlar
garip ve ısrarcı bir yaklaşım tarzıyla her yeri deşip birşeyler
bulmaya çalışırlar. Bu da ortamı gerdikçe gerer. Gerçi
ülkemizde futbol dendi mi artık gerilebilecek ne kaldı bilemiyorum
ama sanırım bunu da başaracak bir yapımız mevcut.
Liglerin bitimiyle bir merak başlar ki
sormayın gitsin: Transfer... Bunla ilgili soruların ardı arkası
kesilmez. Bu arada bir de çok bilen kesim vardır. 'O buraya
gidecek, şu geliyor' tarzında. Transferin bu kadar magazinsel bir
şekilde gündemde olduğu ülkemizde bu bilenlerin (!) prim uğruna
bildiklerini sandıkları herşeyi tartmaksızın söylemeleri kadar
doğal bir şey yok :) Çok emin olmadıkça ben bu konulara girmemeye
çalışıyorum. Girersem de kimseyi kırmadan, ortamı bulandırmadan
kenardan gitmeyi tercih ediyorum. Her kulağıma geleni, her iddiayı
dile getirsem herhalde fena raiting yapardım :):):)
Transferi büyük bir mesele haline
getiren arkadaşlara birkaç sözüm var...
- Bu transfer dönemi her yıl 2 kere yaşanıyor. Kaç kez transfer dönemi şampiyonlarının başarıya ulaştığını gördünüz? Futbolda önemli olan bir sistem kurup eksikleri tamamlamaktır. Çok transfer yapan takım anlayın ki kimliksiz bir yapıdadır.
- Hemen bu yıl G.Saray'ın şampiyonluğunu hatırlatanlarınız olabilir. Teknik direktör ve takım silbaştan oluştu ve şampiyon oldular. Bana göre 2 etken var: Önemlisi Fatih Terim gibi ülkemizi çok iyi tanıyan bir isim işe soyundu. Ve bir o kadar önemli etken de şike davası falan derken 'normal' bir sezon yaşanmaması....
- Gazetelere sürekli sitem eden, 'Hergün yalan transferler yazıyorlar' diyen kesim, bir gazeteci, yönetici veya futbolcu gördüğünde aynı soruları ardı arkasına sergiliyor. Bu bir tezat değil mi sizce de...
- Bir futbolcu adı ortaya çıkınca bu kez 'Bu iş niye bitmiyor' beklentisi var. Meslek hayatım boyunca 4-5 transfere adım adım, gazeteciden öte şahit oldum. 'Belki de hala olduklarım var!! Şaka veya değil :):):):)' İnanın transfer işi pazardan, marketten bir şey almakla aynı hızda olmuyor. Adım adım, satır satır herşey hesaplanıyor. Ve transfer öyle gerçekleşiyor. Şhit olduğum transferlerden bir Anelka idi. Tesadüf eseri çok içindeydim ve 45 güne yakın sürmüştü. Ve inanın gözümle gördüklerim gazetelerin bir çoğunda çıkan haberlerle hiçuyuşmuyordu...
- Herkes takımına, futbolcusuna sevgisini göstere göstere bitiremiyor. Her yerde futbolculara büyük övgüler var. Ve aynı insanlar sürekli transfer istiyor. Peki o çok sevdiğiniz oyuncular bu transfer haberleri sonrası nasıl bir motivasyon içine giriyorlar hiç düşündünüz mü?
Sonuç: Bence transfer konusunda herkes
sabretmeyi, sessiz kalmayı ve işi bilenlere teslm etmeyi bilmeli.
Ortamı bulandırmamak önemli. İnsanlar transfer haberi istiyor.
Gazeteler bu haberleri yapıyor. Ve sonra basına sitem... İnsanlar
hakettikleri gibi yaşarlar, istediklerini önlerinde bulurlar...
Milli takımın Avusturya kampından
bugün can sıkıcı bir gerginlik haberi geldi. Volkan Demirel ile
gazeteci dostumuz Vedat Danacı bir gerginlik yaşamış. Volkan
konumunun sağladığı güçle de sanırım biraz ağır sözler
söylemiş. Hemen 'Meslektaşını koruyacak' şeklinde basit bir
yaklaşımda bulunmayın lütfen...
Volkan sanırım 12-13 yıldır futbol
oynuyor. Vedat 20 yılı aşkın süredir gazeteci. Sanırım 10
yılı aşkın süre daha yapacaktır işini. Çok sevilir
arkadaşları içerisinde. Aynı ortamlarda az bulundum ama her zaman
ölçülü ve işini iyi yapan biri olarak bilirim kendisini. Meslek
hayatı açısından Volkan'dan çok daha tecrübelidir. Volkan'ı da
tanırım. Gazeteci olarak haber açısından bir şey duyup sormak
istendiğinde veya bir görüş alınmak istendiğinde pek ulaşılamaz
isimlerdendir. Söylediğimizde 'Telefonum açık halbuki' der ama
çok ulaşamadığım olmuştur kendisine. Oysa son çalıştığım
gazetenin magazin servisi benim de haberim olmadığı bir haberi
yaptığında sabah beni aramıştı. Daha saat 10 olmamıştı. Ve
ben o haberi daha görmemiştim bile. Ben kendisine asla o hızda
ulaşamadım. O birde bir yapmıştı :):)
1 yıldır sürekli şike davası
nedeniyle fıtbol dünyasındaki herkesin sakin bir şekilde elele
vermesi gerektiğini savunuyorum. Herkes kendi penceresinden haklılık
savaşına girip sürekli çatışırken ben futbolun çatısı
altında o pencerelerden bakılması gerektiğine inandım. Aksine,
örneğin Fenerbahçeliler bile kendiiçlerinde bölündü. Ama
sorsan herkes bu işlerin futbolun ötesinde olduğuna inanıyor ama
yapılanla düşünülen birbirini tutmuyor...
Az buçuk tecrübemle o olayı tahmin
edebiliyorum. Vedat işi gereği fotoğraf çekmeye çalışırken
Volkan karşı çıkmıştır. Araya bir de sanırım Caner girmiş...
Falan filan.... Ne gerek var arkadaşlar... Gerginliği biraz aşağı
çekip ortama futbol bulaştırmak varken... Ne gerek var... Sonuçta
aynı dünyanın insanları... Aynı pastayı paylaşıp geçinen
insanlar değil mi?
Eş dost sohbeti olsun, Twitter olsun,
ora olsun bura olsun... Bir laf söylüyorsun... Hemen karşı
görüşler... Sohbetle ilgisi olmayan yaklaşımlar... Daha bugüne
kadar bir yönetici, futbolcuyla çay içmemiş insanların bilgiçce
yaklaşımları ve yine gerginlik...
Çok sıkıcı arkadaşlar... Biraz
sakinleşin... Saygı göstermeyi ön planda tutun... Bu kadar
yaşanandan sonra az biraz mütevaziliğin zararı olmaz. Olmuşa
çare aramayın...
Olmuşa çare arayanlar, yapılacak
hakkında fikri olmayanların işidir..
Geçmişi kurcalamanın anlamı yok...
Futbolu seviyorsanız futbolu ön planda tutun... Pencelerinizdeki
perdeleri de açın ki etrafı tam görün... Görmeyenlere tiyo:
Futbol bitiyor, sevecek yanı kalmıyor...
Ve en önemlisi: Ortam rantçılarına
prim sağlamayın...