2 Temmuz 2018 Pazartesi

Bir sektörün dibe vuruşu...

Emekli gazeteciyim. Tüm iş hayatım spor medyasının içinde geçti. 
Çok güzel günlerim, dönemlerim oldu...
Birilerinin ideolojik saplantıları sonrası kahredici bir final yaşadım...
Sonrasında anladım ki spor medyası denen dünya, ismi büyük ama mesleki dayanışma açısından gücü sınırlı kişilerden oluşuyor...
Zaman içinde meslekle beraber gazetelerden doğal bir uzaklaşma yaşadım. Ama yılların alışkanlığı, meslek dünyamı hep takip ettim...
Habertürk gazetesinin kapanıp dijitale döneceği, Doğuş grubunun da ciddi bir küçülmeye gideceği konuşuluyor...
Yakın zaman önce NTV spor gibi ciddi bir kanal veda etmişti... 
Son 7-8 yıl içinde gazete tirajlarının eriyişi malum... Mesela Hürriyet... El değiştirmenin ardından 300 binin altına düşerken haftalık ortalama 2-3 bin gibi geriye gidiyor... Halkın sesi bir gazete olarak satıldığı dönemlerde Sabah Milliyet Hürriyet 400 bin tiraja yakın, kafa kafayaydılar... Şimdi söz edilen rezil tirajlar bile sahte, çünkü çoğunluğu elden dağıtılıyor...
‘Artık internet var, kimse gazete almıyor’ geyiğine girmeyin... Gazete haber demektir... Gazetelerdeki habercilere bakın... Deneyimli muhabir bile yok çoğu kurumda... Olanlar da kendilerini suyun akışına bırakmış durumdalar...
Eğer gazeteler internette habercilikle iş yapıyor olsalar, muhabir ağlarını güçlendirme yarışında olurlardı.
Aksine çıkarılan çıkarılana... İşsiz emekçi ordusu giderek artıyor...
Yine benim spor medyamdan örnek vereyim... Beşiktaş’ın yurtdışı kampına yalnızca 4-5 muhabirin yollanacağı geldi kulağıma... 
Koskoca devletin sesi gazeteler yenilenen Fenerbahçe’nin yurtdışı kampına adam göndermeyecekmiş...
Aynı gazete ben çalışırken, gazetecilik hedefindeki sahipleri ve spor müdürleri sadece Fenerbahçe kampına bir gazeteden 3-4 kişi gönderirlerdi. Yan kuruluşlar, TV derken 6-7 kişi bir kurumdan olurduk...
Sonra gazete satmazmış çünkü internet varmış artık...
Hadi ordan...p
Haber gelmedikten sonra internette ne okunacak ki!
Gazeteler tekel haline dönüp yandaşlığı seçince ortam böyle oldu...
Gerçek patronlar gerçek gazetecilik yapmak istiyorlarsa bilmeliler ki gazeteciliğin temeli aslında önce muhalefettir...Tepedekilerin yalakalığını yapmak gazete sattırmaz... 
Satmak isteyen aynı zamanda saklanan gerçekleri bulup yazmalıdır... Bilinmeyeni, duyulmayanı keşfetmelidir. Gazete o zaman gazete olur... Bu da muhabirlerle gerçekleşir... 
Şu dönemin müdürleri... Mesela spor müdürleri... Gelecekte kimseye anlatacak bir şeyleri olamaz artık. Herkes dibe vurdu. Habere, kampa muhabir gönderemeyen müdür, müdürlükten çok uzaktır... Yapması gereken ‘Ben bu ortamda çalışamam’ deyip ayrılmaktır...  
Ülke bu düzeni seçtikten içimden ‘Hepsi kapansın gitsin... Rasim Ozan çıksın, her gün tüm kanallara ortak haber bülteni sunsun, yeter’ demek geliyor ama...
Çok da üzülüyorum...
Tek tesellim, bir ülkede asla basının bu şekilde yaşamını sürdürmeyeceği ve bir gün her şeyin yeniden eski haline döneceğini biliyor olmam...
Bunu, bu Türkiye’de ben görür müyüm?
İşte onu bilemiyorum...
İşsiz kalan ve yakında işsiz kalacak tüm arkadaşlarıma geçmiş olsun...

Yanlış dönemde bu işe gönül vermenin kaderini yaşıyoruz maalesef...